Köşe Yazıları
Ayşe Böhürler
Savaş ve Gerçek!
Dünya artık gelişmiş aza gelişmiş değil haydut devletler ve yenik devletler şeklinde kesin ayrıldı. Geçen hafta ele aldığımız konunun bir başka boyutu Ukrayna-Rusya savaşına yaşanıyor. Gerçek nerede? “Gerçeği hükümsüzleştiren” çağın ruhu savaş haberlerini de ele geçirdi. Aynı fotoğrafın altına taraflar başka şey yazabiliyor. Savaş ile gerçek arasındaki ayrım bulanıklaşırken bir de bizden taraf tutmamız bekleniyor.
Bizden istenen taraf tutma bireysel hikayelerde bile önümüze geliyor. Ukrayna’dan Cüneyt Özdemir’in programına bağlanan Hikmet Samet Alemdar’ın “kız arkadaşını bırakıp, köpeğini de eve kilitlediğini” söylemesi üzerine medyada başlayan tartışma gibi. Bu konunun sosyal medyada en çok konuşulan başlık olması üzerine Cüneyt Özdemir’in “siz olsaydınız ne yapardınız?” sorusuna gelen cevaplar da ilginçti. Bir bölüm medya Hikmet’i linç etti. Hikmet ölümden kaçarken kalmayı tercih eden kız arkadaşını yalnız bırakması ne derece doğruydu? Sosyal medya ise ondan ziyade köpeğin eve bırakılmasıyla ilgilendi. Medyada başlayan linçte, köpeğini kilitlediği için Hikmet pek çok hakarete maruz kaldı… Cevaben köpeğin evin bahçesine çıkabileceğini, 10 günlük mamasını bıraktığını söylese de konu ne kadar cani bir insan olduğu üzerinden tartışılmaya devam etti… Bu arada Hikmet youtuber olarak çok meşhur oldu, Ukrayna’dan bir kahraman-mış- gibi bilgiler vermeye devam ediyor.
….
BM verilerine göre Ukrayna’dan kaçanların sayısı 1 milyonu geçti. 1 milyon insan evini, şehrini bırakıp mülteci oldu. Harkov’da son 24 saat içinde 34 sivil hayatını kaybetti. Ukrayna hükümetinin şehirde ancak eli silah tutanların kalabileceğini söylemesiyle bu sayının her geçen gün daha da artacağa benziyor.
Miğferli pozlarıyla başkomutan-mış- gibi yapan Zelenskiise direnişin sürdüğünü, Ukrayna için savaşmak için başka ülkelerden 16 bin gönüllü olduğunu söylüyor. “Bu 16 bin gönüllü kim” sorusu aklı başında tüm sorular gibi havada kalıyor. Canlı yayında spiker muhabire Ukrayna halkı direniyor-muş- derken, muhabir ben henüz bir şey görmedim diyor…
37 ülke Rusya’ya hava sahasını kapatırken ekonomik olarak Rusya’ya uygulanan tecrit politikası Rus oligarklarına kadar uzandı. 1990’dan beri oligarkların servetlerini kendi bankalarında barındıran ve bunu bir ekonomik zenginlik olarak gören (başta İngiltere olmak üzere) Avrupa ülkeleri neden birdenbire onların mallarına el koymaya başladı? Almanya’da Rus milyarder Usmanov’un 600 milyar dolarlık yatına el konurken, İngiltere’de yaşayan Ukrayna asıllı Rus milyarder Wathrof’un intihar ettiği duyruldu! Hem de İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un oligarklara ilişkin sert açıklamasından sonra.
Haydut devletler demokrasi maskesi altına saklanırken olan masum halklara oluyor.
Geçen hafta Inventing Anna filmi ve üzerinden çağın ruhunun -mış- gibi yapmak olduğunu yazmıştım. Bu savaş bizi nasıl bir dünyaya itiyor. Bunu bilmediğimiz bir dönemde savaşa karşı çıkıp, barış için azami gayret sarf etmek ve mıh gibi yerimizde durmak gerekiyor. Çok zor olsa da!
EY UHNİYEM! HA GAYRET!
Alev Alatlı Rusya üzerine yazdığı Gogol’ün İzinde serisi kitaplarının üçüncüsüne bu ismi vermişti bir Rus halk şarkısından esinlenerek. Soğuk savaş sonrası yağmalanan Rusya’nın toparlanmasının ne kadar zor ama bir o kadar da önemli olduğunu söyleyerek. Kitaptan dikkatimi çeken başlıklardan birisi de Rusya’da sayıları her geçen gün artan Scientology ve Moon tarikatı mensuplarıydı. Zaten Rusya’nın dağılma döneminin aktörlerinden Gorbaçovda karısı da Moon tarikatına mensubuydu. (s.124-125)
Scientology tarikatı 1990’la birlikte Moskova Devlet Üniversitesi’ne de yerleşmiş, onlara üniversitede bir oda tahsisi edilmişti. Bu kararın arkasındaysa Gorbaçov Vakfı vardı. Vakıf San Fransisco’da Presidio’da kurulmuştu. Vakfın amacı “Yeni bir medeniyet kurmak için çalışmak, dünya dinlerini sağlıksız unsurlardan arındırmak ve toprak ana kavramı ile bütünleştirmek suretiyle çevre kirlenmesi sorunlarını çözmek” idi.
Gorbaçov ile Baba Bush Helsinki Zirvesi’nden sonra yeni dünya düzeninde uzlaşmışlardı ve yayınlanan sonuç bildirisi ise yeni dünya düzeni temellerinin Helsinki’de atıldığını ortaya koyuyordu. Helsinki Zirvesi ise sözde Körfez krizine odaklanmıştı. ..
GERÇEK-MİŞ-DERKEN…
Zihin kontrol silahlarına Brezinski’nin “Betweentwoages” isimli kitabında yer veriliyor. Scintologistlerin merkezlerinden birisi de Kiev’de. Rus Bilimler Akademisi Kiev’de ki Octava fabrikasında seri imalatını yaptığı için Kiev adıyla anılan psikotronikjenearatörü geliştirmişti. Sovyet Bilimler Akademisi’nde milyar rubleye mal olan teknoloji soğuk savaşın bitiminde Amerikalılara satılmıştı, satışın içinde mafya da olduğu söyleniyordu. Amerikalılar soğuk savaş yıllarında Rockefeller kaynaklı fonlarla bu sahada araştırmalar yapsa da Sovyetler onlardan ilerideydi.
ABD’ye iltica eden Nikolay Hohlovismli bir ajan Moskova Devlet Üniversitesi’ne bağlı gizli parapsikoloji merkezlerini ortaya dökmüştü. Brezinskipsikotronik cihaz üretecek guruplarla onun aracılığıyla, daha sonra da Gorbaçov Vakfı aracılığıyla ilişki kurduklarını, birlikte çalışma imkanı elde ettiklerini yazıyor. Ayrıca, Amerikalı Albay John B. Alexander ile Rus Dr. İgor Smienov’un birlikte çalıştıklarını, Rus bilim adamlarına Lawrence Liverpool ve Los Alamos laboratuvarını açtıklarını da yazmış. John B. Alexander Rockfeller Vakfı’nın başkanlığını da yapmış. (Alev Alatlı, Ey Uhnem Ey Uhnem. S.124-15) …
Gerçeğin bulanıklaştığı bugünlerde zihin kontrolüne de dikkat diyelim.