Köşe Yazıları
Ayşe Böhürler
Almanya’nın Resmi Raporundaki PKK
Geçen aylarda Almanya’da Türk derneklerinin kapatılması gündeme gelince buna ilişkin
Federal Anayasayı Koruma Dairesi’nin 2019 raporundan konuya ilişkin notlar yazmıştım. Onun akabinde acaba bu rapor PKK için ne diyor diye merak ettim. Raporda yer alan PKK ile ilgili bir özet bilgiyi sizinle paylaşmak isterim.
PKK, “Yabancıların Anayasayı tehdit eden ve aşırıcı yönelimleri” (İslamcılık harici) başlığı altında (Sicherheitsgefährdende und extremistische Bestrebungen von Ausländern ohne Islamismus) ele alınıyor. Raporda 15 sayfa PKK’ya ayrılmış durumda.
- Rapora göre, PKK’nın Almanya’da 14 bin 500 mensubu/destekçisi var.
- 2019 Ekim’de Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik düzenlediği operasyon ve PKK’nın bu faktör etrafındaki tepkileri ele alınmış.
- 2019’da PKK’nın Fransa, Almanya ve Hollanda’daki üç gösterisi ele alınmış. Almanya’da örgütün gösterilerine katılımın azaldığı, bu trendin 2020’de devam edip etmeyeceğinin gözleneceği belirtilmiş.
- PKK’nın Almanya’da özellikle gençlere yönelik indoktrinasyonuna devam ettiği ve örgüte/silahlı mücadeleye eleman kazanmaya çalıştığı, Suriye’nin kuzeyindeki Türkiye müdahalesinin bu durumu güçlendirdiği yazılmış.
- PKK’nın hiyerarşik yapısının ele alındığı bölümde şu ifadeler var: “PKK Avrupa’da siyasi ve demokratik olarak yeni bir yönelim izlenimi vermek için son yıllarda çeşitli isim değişikliklerine gitti. Böylece kamuoyunda yaygın terör organizasyonu algısından kurtulmaya çalıştı. Her ne kadar birçok kez iç yapısında demokratik işleyişe geçileceğini ilan etse de, hala içeride otoriter bir yönetim anlayışına sahip. 2019 yılında da demokratikleşme yaklaşımları ne yapısal düzlemde ne de kişisel düzlemde gerçekleşmedi.”
- Rapora göre Almanya’da PKK’ya yakın derneklerin çatı kuruluşu Nav-dem. 2019 Mayıs ayında Almanya’daki PKK derneklerinin yeni bir çatı kuruluşu oluşturuldu. Kon-med. Bu yapının daha aktif olması bekleniyor.
Bu kısım ilginç:
- PKK 2019 yılında yıllık bağış kampanyası kapsamında sadece Almanya’da 16 milyon avro bağış toplamış. Bir önceki senenin (2018) bağışları 15 milyonla rekorken, 2019’da da böylece yeni bir rekora ulaşmış. Avrupa’daki toplam bağışın 25 milyon avro’nun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Raporda bunun altında bu bağışların Avrupa’daki organizasyon yapısının idamesi ve propaganda için kullanıldığı belirtiliyor.
- Raporda PKK’nın Almanya’daki en fazla üyeye sahip yabancı aşırıcı organizasyon olduğu belirtiliyor. Şiddet potansiyeli hakkında detaylı açıklamalar var… Devamını merak edenler herkese açık rapor linkinden bakabilir.
Açık Ufuk Ve Doğru Düşünme
Pazar günü Türk Kahvesi’nde doğru düşünmenin izin süren bir fikir insanını. Prof.
Dr. İbrahim Kalın’ı konuk edeceğim. İbrahim Kalın düşünce dünyasının önemli yapıtaşlarının izini sürüp, kavramlara ve onlara yüklenene anlamlara odaklanıyor. İbrahim Kalın’ın 2014’te yayımlanan Gazali Ve Wittgenstein – Felsefenin Sınırları makalesinde Gazali ve Wittgenstein üzerine yaptığı karşılaştırmaları çok ilginç buldum. Bambaşka zamanlarda yaşamış iki filozofu buluşturan ortak nokta 10 yıla yakın bir münzevi bir hayattan sonra aklı merkeze alan pozitivizmden uzaklaşıp kalbi merkeze alan düşünce çemberine girmiş olmaları. Kalın’ın cümleleriyle bu bahsin devamını programa bırakmak ve Açık Ufuk; İyi Doğru ve Güzel Düşünmek Üzerine kitabından bir alıntı yapmak istiyorum:
“Doğru düşünmenin önemi konusunda İmam Gazali’nin Sapkınlıktan Kurtuluş isimli otobiyografisi bize önemli ipuçları sağlar. Gazali’nin tefsir, hadis ve fıkıh gibi naklî ilimlerden sonra kelam ve felsefe alanlarında ciddi bir birikim elde etmesi, zihnindeki varoluşsal soruları cevaplamak için yeterli olmaz ve büyük alim krize girer. Kriz zihinsel yahut kavramsal değil, varoluşsaldır. Bildiği ve öğrendiği her şeyin ötesinde kendi varlığından bile şüphe etme noktasına gelen Gazali, gündelik hayatını idame ettirmekten bile âciz kalır. Üniversite hocalığını ve bütün idari görevlerini bırakır. Kendini dinlemek için bir köşeye çekilir. Yoğun bir muhasebe ve tezekkür döneminden sonra bu krizi aşar. Geri döndüğünde artık başka bir insan olmuştur. Onun için bilgi artık ‘satır’larda değil, ‘sadır’lardadır. Sadır burada kalbin de yer aldığı insanın merkezini ifade eder. Gerçek bilgi ve düşünce, aynı anda insanın aklını, kalbini, nefsini, ruhunu ve duygularını kuşattığı ve tatmin ettiği zaman varoluşsal bir nitelik kazanır. Bu manada düşünmek ve varlığa hikmet nazarıyla bakmak zihinde cereyan eden soyut bir faaliyet değil, insanın tüm varlığına nüfuz eden bir ‘hâl’dir. İmam Gazali’ye tarihi kişiliğini kazandıran özelliği bu ‘hâl’ ile çağının gidişatına müdahale etmiş olmasıdır.”