Köşe Yazıları
Ayşe Böhürler
Ayrı Gayrı Olmaz Sen Yoksan Ben Hiçim
“Ne senden fazlayım
Ne senden az
Aynı macerada ayrı biraz,
Gözle biçim biçim
Kalple anlar içim
Ayrı gayrı olmaz
Sen yoksan ben hiçim…”
Sezen Aksu’nun bu güzel şarkısı bugün duygularıma tercüman oluyor.
Birbirimize, “Yağın olayım, suyun olayım, göğün olayım…” dediğimiz günlerde birbirimizi hırpalamak, yerine birlik olmanın kıymetini bilmeliyiz…
…
- gündeyiz. Afetin yaşandığı her bölgede, her birimiz bir kardelen çiçeği gibi ümidin mucizesine tutunarak elimizden geldiğince yaralarımızı sarmaya gayret ediyoruz. Bir büyük seferberlik hali yaşadığımız, devletinden milletine…Aynı anda birden çok cephede savaşırken, ayrı gayrımız olmadan, biz olmanın kıymetini daha çok idrak ediyoruz. Herkes bu acıyı dindirmek için elinden geleni yapıyor. 18 gündür bölgede olan birisi olarak buna çok şahitlik ettim…
Bu büyük acıyı dindirecek, deprem bölgelerimizi yeniden ayağa kaldıracak formül bu biz olmakta. Ayrı gayrı olmadan Alevisi, Sünnisiyle, seküleri dindarıyla biz olarak bu zor günleri aşacağımıza canı gönülden inanıyorum.
Deprem bölgelerinde tanıdığım çok güzel insanlar var, yaşatan, ümidin mucizesini gerçekleştirmek için varını yoğunu ortaya koyan…Osmaniye’de Enver Arpacı bunlardan birisi. İsmini Osmaniye’de herkesten duydum, ziyarete gittiğimde kolunda serum ile masasından çalışmaya devam ediyordu. Boğazları ve üst solunum yolu iltihaplanmıştı. 15 gündür evine gitmemiş, ailesiyle birlikte depremzedelere hizmet ediyordu. Kimseden de maddi destek istemiyor, neredeyse depremzedelerin tüm ihtiyaç maddelerini kendisi temin ediyordu.Yorgunluk nedir bilmeden kolunda serum ile çalışan Enver Arpacı üç dil bilen,uzun süre yurtdışında yaşamış sonrasında da ülkesine dönen bir vatansever. Arpacı Sosyal Tesisleri ve düğün salonlarının sahibi. Tesis 12 bin metrekare üzerine kurulu çelik konstrüksiyonlu, beş salona ve geniş bir bahçeye sahip.Deprem olur olmaz tüm tesisi bütün imkânlarıyla depremzedelere açmış. “İlk bir saatte çayımızı koymuş, kapılarımızı herkese açmıştık.” diyor. Soğuk hava depoları, güçlü bir jeneratörü olan tesislerde 24 saat bin 500 kişinin üzerinde insanı yatılı olarak misafir eden, üç öğün yemek çıkartan Enver Arpacı ne malını mülkünü ne de hizmetini esirgemiyor .Hastaneye tedaviye gitmeye vakit bulamadan, gece gündüz hizmet eden Enver Arpacı, Osmaniye’de acıları saran bireysel kahramanlardan.
Pek çok sivil toplum kuruluşunda gönüllü çalışan, ilk andan itibaren herkesin imdadına koşan sivil toplum gönüllülerinin her birisi de çok kıymetli. Çoluğunu çocuğunu bırakıp,insan kurtarmaya, sonrasında da yaraları sarmak için ellerinden geleni olağanüstü bir çabayla yapmaya çalışan bu gönüllülere çok şey borçluyuz. Türkiye’de sivil toplum örgütlenmesinin gücünü ve önemini bu depremde bir kez daha gördük.…
Bir de Almanya’dan ve Avrupa ülkelerinden işini gücünü bırakıp gelen, AFAD gönüllüsü olup çadırkentlerde kalarak hizmet eden gönüllülerimiz var. Sadece Türkler yok bunlar arasında, Almanya’da yaşayan bir Pakistanlı kardeşimiz işini bırakıp gelmiş malıyla ve bedeniyle günlerdir hizmet ediyor.
Hatay başta olmak üzere deprem bölgelerinde IGMG Berlin Hasene Türkiye büyük bir yardım seferberliği başlatmış durumda. Hem yardım ve ihtiyaç kolileri hem de küçük çadır, yaşam alanları kuruyorlar. Bunlardan birisi olan 100 çadırlık yeri Hatay’da gördüm. Depremzedeleri misafir etmek için jeneratör ve tuvaletlerin altyapısının kurulmakta olduğu bu alandaki çadır ve yardım organizasyonunu Hasene Bursa Derneği organize ediyor. Buradaki gönüllüler Avrupa’nın her yerinden gelmişler.…
Evlerin yapımına kadar geçecek sürede depremzedelerin barınma sorununu geçici olarak çözecek çadırkentler –konteynerkentlerin yapımı devam ederken insanların pek çok ihtiyacının karşılanması gerekiyor. Bu süreçte ev dışındaki yaşamı bir nebze iyileştirecek seyyar tuvaletlere, duşlara, çamaşırhanelere, pratik çözümlere ihtiyaç var. Hal hatır sormaya, psikolojik desteğe ihtiyaç var. Her türlü yardımın hem bir damla kaldığı, hem de ama aynı zamanda çığ olduğu bu yardım seferberliğine uzun vadeli devam edilmesi gerekiyor.
Bu nedenle gözlemelerime dayanarak önerim; herkesin her şeyi aynı anda yapmasının, mükerrer işlerin önüne geçip, sivil toplum arasında uzmanlaşma ve işlerin paylaşımına gidilmesi. Devlet tüm kurumlarıyla bölgede büyük işler yapıyor. Ancak bunların desteklenmesi gerekiyor.
Bölgede; geniş çaplı engelli rehabilitasyon merkezlerine, sosyal rehabilitasyon merkezlerine, psikolojik destek merkezlerine, hatır soracak, onları dinleyecek gruplara, çocuklar ve gençler için rehabilite edici çalışmalara, yas sürecinin sağlıklı yaşanmasına destek olacak çalışmalara ihtiyaç var. Sivil toplum ve yardım gönüllülerinin bu alanlarda proje üretmesinin önemine inanıyorum.
”Her çiçeğin karaltından güneşe giden masalından
Yaşamak yeniden tazelenir, yeniden anlamlanır
Işığa uzanırken kardelen kış rüyasından
Ümidin mucizesiyle sevince uyanır.”
Haydi Türkiyem ümidin mucizesini hep beraber gerçekleştirelim.