Köşe Yazıları

Ayşe Böhürler

Ayşe Böhürler

Hangi CHP?

Gömlek çıkarmak siyasette kullanılan bir metafor. CHP’nin ideolojik rengindeki değişimi de en iyi anlatan metafor. Öyle ki Cumhuriyet’in 100. Yılı’nda ilkelerine sahip çıkmadığı gibi kimlik siyasetindeki değişimi, adaylar, semboller, ziyaretler kavramlar üzerinden okuyabiliyoruz.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğu önceki seçimlerde “Dersimli devrimci Kemal” olarak kendini tanımlarken, bu seçim öncesinde doğrusu tam da bir tanım bulamadığı kanaatindeyim. HDP’ye oy veren radikal milliyetçi Kürtlerden, mütedeyyin Kürtlere oy devşirmeye çalışırken eskisi gibi “Dersimli devrimci Kemal” etiketine sarılamıyor. Dersim’in çağrıştırdıkları bir yana, devrimciliğin de 70’li yılların nostaljisi dışında bugün bir anlam taşımadığı ortada.

2014’teki CHP Olağanüstü Kurultayı’nda Muharrem İnce’nin genel başkan adaylığının 415 oy ile Kılıçdaroğlu’nun 740 oyu karşısında bir destek bulması küçümsenecek bir olay değil. Ki o günden bu yana da kongre yapılmıyor. Kılıçdaroğlu yenileceğinden korkuyor.  “CHP altı ok gömleğini çıkartıp sağa mı kayıyor” iddiaları Kılıçdaroğlu’nun parti içindeki etkisini zayıflatıyor.

Altı ok gömleğini çıkartma meselesi yeni bir tartışma konusu da değil. Kılıçdaroğlu2014’teki kurultay öncesinde yaptığı bir konuşmada “Altı Ok’un yeniden yorumlaması gerektiğini” söylemişti. Yeni bir CHP için sinyalleri vermişti. Aradan zaman geçti ve seçimlerde eski CHP kaybetti yeni CHP adım adım inşa edilmeye başlandı. Ancak bu yeni CHP hem siyasi kadrolar hem de seçmen nezdinde kafa karıştırıyor. Kılıçdaroğlu’nun karşısındaki adayları da güçlendiriyor. Şimdi yeni bir seçim arifesinde ortaya çıkan lider kavgasının bir ayağında altı okun yorumlanmasının partiyi yol ayrımına getirdiği aşikar.

CHP’nin bildiğimiz altı okunun tarihine baktığımızda  bir anda ortaya çıkmıyor.  Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik ve Laiklik olarak tanımlanan dört ilkeye, üçüncü parti kurultayında Devletçilik ve İnkılapçılık ilkeleri ekleniyor, altı ok parti bayrağına böylece yerleşiyor. Ancak Cumhuriyet’in kuruluş yıllarının ruhunu yansıtan bu ilkelere yüklenen anlamlar bir yüzyılın içinde zamanla değişiyor. Katı laiklik uygulaması bunlardan birisidir. CHP mütedeyyinlerin oyunu almadan iktidara gelemeyeceğini farkedince 1946’da bazı ilkeleri yumuşatmaya başlıyor.

CHP tarihinde en büyük virajı ise 2014’te cumhurbaşkanlığı için Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday göstererek aldı. Parti meclisine Mehmet Bekaroğlu ve İhsan Özkes’in alınması, mütedeyyin kesime yakın danışmanların tavsiyesiyle hareket etmesi çoğaltabileceğimiz örnekler arasında. Altı okun değerlerine inanmayan bu kadroların tavsiyelerine uyan Kılıçdaroğlu’nun oy hırsıyla içerideki ilkesel çatlağı giderek genişlettiği ortada.

CHP’nin mütedeyyin halk kitlelerinin gözündeki parti imajını olumluya çevirebilmek için gayretleri yeni değil. Önceki nesillerin hafızalarında yasaklar capcanlı iken bu kesimlerden oy devşirmek zordu. Bugün ise CHP yeni nesillerin hafızasızlığına güvenerek sağdan oy devşirmenin daha kolay olacağını düşünüyor. 

CHP’nin bugünün Türkiye’si için altı oku nasıl anlamlandıracağı sorusuna artık “Hangi CHP” sorusunu ekleyebiliriz. Parti içindeki çatlağın kim başkan olacak sorusundan ziyade burada olacağını düşünüyorum.

Dersimli  ve devrimci Kılıçdaroğlu ve Canan Kaftancıoğlu ekibi HDP kitlesine gözünü dikmişken, tam zıddı başka kitleyi; başörtüsü, helalleşme demeçleriyle mütedeyyin seçmeni devşirmeye çalışırken, İmamoğlu ve destekçileri daha orta sağı hedef alıyor. İmam-Hatip’li Trabzonlu İmamoğlu ideolojik rengi olmayan bir söylemle oy toplamaya çalışıyor. Kürt milliyetçilerinin tam karşısında Türk milliyetçilerinden destek almaya çalışırken “hangi CHP” sorusu tekrar gündeme geliyor. 

CHP’nin içindeki mücadele eski yeni, yaşlı- genç mücadelesinin yanı sıra partinin altı okunu referans alma noktasında da farklılık gösteriyor.

Altı ok ilkelerinden kopan CHP için bir yeni gelecek arayışını sahnede izliyoruz.

Dün bir arkadaşım ile konuşuyorum. “Alev Alatlı’nın bir söyleşisini dinledim yine müthiş bir tanım yapmış” diyerek onun “CHP komedidir” sözünü kullandı.

Alev Hoca’nın en önemli özelliğidir, hiçbir düşüncenin yüzde yüz taraftarı olmaz, her görüşü belli bir mesafeden izler, ardından akıl imbiğinden geçen yüzlerce veri analizi sonucu olayı bir ya da iki kelime ile tanımlar. Sizin kelimeler arasında dolanarak anlatmaya ya da anlamaya çalıştığınız şeyi o birkaç kelimeyle yerine oturtur. “CHP komedidir” sözü de bunlardan birisi.

Sahiden öyle değil mi? 

ROBOTUMSU İNSANLAR…

Alev Alatlı Suç Ortağı Hollywood kitabında önemli bir tespit yapar. “Amerika’da sinema hayatı değil, hayat sinemayı taklit eder” der. Bugün benzer bir şeyi yaşıyoruz.

Günün görselleri Instagram reels videoları dikkatimi çekiyor. Endonezya’dan Antartika’ya herkes tıpkısının aynısı. Hele de kadınlar… Dudaklar, yanaklar, çeneler, duruşlar tıpatıp… Oyunlardan çizgi filmlere üretilmiş kahramanları, robotları, oyuncak bebekleri taklit ederek, onları referans alarak kendilerini yeniden tasarlayan insanları görüyoruz.

Teknoloji robotları insanlaştırmaya çalışırken, insanlar robotları taklit etmeye başladı. İnsanın idolü robotlar olursa hayat ne olur üzerinde düşünmek gerekir.

Yine Alev Alatlı’dan bir alıntıyla “Teknoloji afyondur!”